MASONLUK'
Mason' kelimesi taş ustası anlamına gelir. Başlangıçta mason loncaları gerçekten masonlardan, yani taş ustalarından oluşmaktaydı fakat daha sonra nedeni bilinmeyen bi şekilde, taş ustası olmayan bi kaç kişi bu loncalara girdi ve bu akımla birlikte oluşan yeni gruba 'Hür ve kabul edilmiş mason' (free mason) dendi. Masonluk, başlangıcının resmi olarak 16'ncı yüzyılın sonu ve 17'nci yüzyılın başlarına dayandığı düşünülen bir çeşit 'Kardeşlik' organizasyonudur. Dünyanın birçok ülkesinde beş milyon üyesi bulunmaktadır. Sadece İngiltere, İskoçya ve İrlanda'da 480 bin, Amerika Birleşik Devletleri'nde ise iki milyona yakın üyesi bulunmaktadır. Masonlar için sır ve gizliliğin bir gereği olan sembolizm çok büyük önem taşır. Masonlukta semboller, Masonik ilkeleri daha iyi anlatmak ritüellerin içerdiği aşamaları ve öğütleri belleklere iyice yerleştirmek bunların uzun ömürlü olmalarını sağlamak için kullanılırlar. Masonlukta sır olarak nitelendirilen şeylerin başında Masonik işaretler, sözcükler ve simgelere verilen anlamlar gelir.
İLLUMİNATİ
1776 yılında Almanya'nın Münih kentinde, Adam Weishaupt isimli Kabbalacı bir hukuk profesörü ve Baron von Knigge önderliğinde kurulan gizli bir topluluktur. Illuminati, 'Aydınlanmış Olanlar' anlamına gelmektedir. Topluluğun kuruluş amacı cehaletle, baskıcılıkla ve kilisenin dogmalarıyla mücadele etmekti. Her ne kadar asıl amaç, aydınlanarak dinsel dogmalardan uzak, hür düşünceyi ve Newtoncu pozitif bilimin önünü açmak idiyse de, daha sonraları gizli siyasi amaçları olduğu öne sürüldü. İlluminati dünya siyaset tarihinin belki de zaman içerisinde üzerine en fazla komplo teorisi üretilmiş topluluğu halini almıştır. İlluminati tarikatının kuruluş kökeni şu şekilde ifade ediliyor: 'Kilisenin düşünce tarzına ve dayatmalarına büyük bir antipati besleyen Galileo Galilei, bir topluluk kurarak bu dogmalarla mücadele etmek ve parlak gençleri ve aşırı derecede zeki insanları bünyesinde toplayarak onlara özgürlüğün, hür düşüncenin ve aydınlanmanın faziletlerini aşılamak istiyordu. 1774 yılında Mason olan Weishaupt, bu emellerinin Masonluk içerisinde var olduğunu görse de, Masonluğun emellerinin ve felsefesinin siyasetler üzeri olması itibariyle ve Almanya'daki kilise/cizvit egemenliğini sona erdirmek istemesinden ötürü, bu doğrultuda bir topluluk kurmaya karar verdi ve kendisi gibi düşünen 11 arkadaşıyla beraber 1776 yılında Illuminati'yi kurdu.'
OPUS DEİ
Opus Dei, 2 Ekim 1928'de Madrid'te sıradan bir papaz olan Jose Maria Escriva de Balaguery Albas tarafından kurulan 79 yıllık İspanyol asıllı bir örgüttür. Katolikliğe sadık, laik iş ve meslek sahiplerini biraraya getirerek Papa'ya Vatikan dışında destek olacak varlıklı ve iyi eğitim görmüş elit bir kadroyu oluşturmak amacı ile kurulan bu örgüt günümüzde Vatikan'da en etkili laik kurumdur. Gizli bir örgüt olan Opus Dei'nin tüm üyeleri Katolik meslek sahiplerinden oluşmaktadır. Bunun yanında her ülkede de örgütten sorumlu bir Kardinal bulunmaktadır. Onlara göre Papa'nın kimliği, Kilise'nin de, Papalık Makamı'nın da üstündedir. Papa, Tanrı-Krallığı'nın kutsal önderidir. Böylesine yüce bir mertebeye erişebilen kişi de elbette Olağanüstü bir kişidir. Bu nedenle Opus Dei, böylesine olağanüstü bir kişi tarafından temsil edilen Vatikan Devleti'ni yüceltir ve Kilise'yi ikinci planda görür. 2.8 milyar dolar serveti, 15 üniversitesi, 97 teknik okulu, 36 ilköğretim okulu olan Opus Dei ile ilgili pekçok tartışma yaşanmış ve olumsuz görüşler dile getirilmiş buna rağmen örgüt herhangi bir açıklama yapmamıştır.
KURU KAFA VE KEMİKLER TARİKATIBu tarikat, New Haven'deki Yale Üniversitesi'nde 1832 yılında William H.Russel'in öncülüğünde bir grup Yale'li öğrenci tarafından kuruldu.Kuru Kafa ve Kemikler Tarikatı, Yale'nin diğer gizli örgütleri (Ferman ve Anahtar, Kitap ve Yılan, Kurt Başı, Eliyahu ve Berzelius) arasında en eski ve en itibarlı olanıdır. Bu üniversitenin son sınıf öğrencilerinden, her dönem sadece 15 kişi seçen bu örgüte girebiliyor. en büyük hedefi, Yeni Dünya Düzeni'nin gerçekleştirilmesidir. Tarikata katılanlar, ‘Yeni Dünya Düzeni' ana hedefi esas alınarak eğitilirler. 1898 yılına kadar ABD yönetimi üzerinde sadece kısmi bir etkisi olan Kuru Kafa ve Kemik Tarikatı, dünyanın en zengin ve en saygın insanlarını dünyanın en önemli mevkilerine yerleştirme çabası taşıdığı da belli çevrelerce söylenmektedir. Yeni Dünya Düzeni'nin en önemli fikir merkezlerinden biri olan Kuru Kafa ve Kemik Tarikatı'nın, diğer masonik örgütlere nazaran ABD'nin en etkin örgütü oldugu da biliniyor
TRİLATERAL KOMİSYON
1973'te David Rockefeller, Henry Kissenger ve Zbigniew Brzezinski tarafından kurulmus gizli bir örgüttür. Tohumları ABD'de atılan 'Yeni dünya düzeni' fikrini tüm dünyaya yani Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya'ya daha iyi yayabilmek için oluşturulmuştur. Brzezinski 1973-1976 arasında başkanlığını yapmıştır. Tarikatın simgesi şu şekildedir: Bir kürenin üç yanından üç üçgen uzayarak kürenin ortasında buluşurlar ama birleşmemişlerdir. bunları birleştirdiğiniz taktirde tek bir büyük üçgen meydana çıkar. her bir üçgen trilateralin üç bölgesini simgeler. üçgenler muhtemelen piramit'i simgelemektedir. büyük üçgen de büyük piramittir. büyük piramitin birleşmemiş olması, tek dünya devletinin henüz kurulmamış olduğunu gösteriyor olabilir
BOHEMİAN KLÜBÜ
1872 de kurulmus bir örgüttür. ABD' nin batı yakasındaki elitleri bu topluluğun üyesidir. cumhuriyetçi başkan ve başkan adaylarının tümü bu topluluğun üyesidir. Faliyetleri son derece gizli olan topluluğun özel vadisine giriş ABD devlet guçleri tarafından engellenmektedir. Merkezdeki çiftlik aynı anda yüzlerce kişinin hafta sonu toplantılarına katılabileceği niteliktedir. ABD'nin hemen her eyaletinde tapınakları vardır. Sembolleri baykuştur. Ritüellerde baykuşa hitap edilir ve bir simge olarak baykuş motifi kullanılır. Bohemian Grove hem çok zengin hem de en kilit noktalardaki elitlerin oluşturduğu daha üst ve çok daha gizli bir seçkin kulübüdür.Bine yakın ABD eliti sürekli olarak hafta sonu California'da veya diğer eyaletlerdeki çiftiklerde toplanıp törenler yapıyorlar ve gizli ritüeller uygulanıyor.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER
(Arapça:, İhvanü'l-Müslimin), Hasan el-Benna'nın 1928'de Mısır'ın İsmailiye kentinde kurduğu dinsel siyasi örgüt. Modern bir İslam toplumu kurulabilmesi için Kur'an ve Sünnet'in kılavuzluğuna dönülmesini savunan hareket Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da geniş taban bulmuştur.
Mısır'da 1938'den sonra siyasi nitelik kazanmaya başladı. 1940'ların sonunda Mısır'daki monarşi ve iktidardaki Vafd Partisi'ne karşı tehdit oluşturuyordu. 1952'deki Hür Subaylar Darbesi'nden sonra tüm partiler ile beraber kapatıldı (Ocak 1954). Bu sefer yeraltına çekilen Müslüman Kardeşler, öğrenciler arasında husursuzluk çıkardığı gerekçesiyle tekrar kapatıldı. 1954'te Cemal Abdülnasır'a yönelik suikast girişiminden sonra, altı lideri vatana ihanet suçundan idam edildi ve hareket şiddet yoluyla bastırıldı. 1980'lerden itibaren tekrar canlanma dönemine giren Müslüman Kardeşler Örgütü'nün şiddet yanlısı uzantıları Muhammed Hüsnü Mübarek yönetimince sert önlemlerle bastırıldıysa da, sivil kurumları giderek daha etkin olmaya başladı. En son siyasi olarak yasaklanmış olmasına rağmen bağımsız adaylarla katıldığı 2005 parlamento seçimlerinde 88 sandalye kazandı. Halen Mısır'daki en büyük muhalefet grubudur.
Zamanla Ortadoğu'nun diğer ülkelerinde değişik adlarla etkinliğini gösterdi. Müslüman Kardeşler'in Suriye'nin Hama kentinde Şubat 1982'de giriştiği ayaklanmanın Hafız Esad yönetimince bastırılması sırasında binlerce kişi öldürüldü. Günümüzde aynı adla Ürdün'de yasal durumdadır. Onun dışında Cezayir'de ve bazı ülkelerdeki farklı isimlerdeki kolları iktidara kadar yükselmişlerdir. Türkiye'de ise çeşitli kereler çeşitli çevrelerce Necmettin Erbakan liderliğindeki Milli Görüş hareketiyle işbirliği yaptığı iddia edilmiş, ve bu iddialar Milli Görüş partilerinin kapatılması için sebep oluşturulmasında kullanılmıştır. Ancak örgütün Türkiye uzantısı olan MüsGenç Milli Görüş hareketini kesinlikle kabul etmez ve suçlayıcı ifadelerle dışlar.
GÜLEN TARİKATI
Fethullah Gülen tarafından fikri temelleri atılan, toplumun bazı muhafazakâr kesimlerinde taraftar bulan İslami duyarlılığa sahip bir sivil toplum hareketidir. Harekete sempati duyanlar arasında organik bir bağ mevcuttur. Klasik Nurcu cemaatlerden farklı olarak, örneğin hiyerarşik yapılanmaya göre örgütlendikleri, öğrencilerin yurt olarak kullandıkları Işık Evleri adı verilen bazı apartman dairelerinde ve evlerde toplandıkları bilinmektedir. Bu konuyla ilgili bilgiler, birçok basılı anı-inceleme kitaplarında açıklanmıştır
Polis okullarındaki öğrenciler arasında başarılı bir yayılma sağladıkları bu polislerin üst düzeyde görevlere geldikleri kamuoyunda tartışılmıştır. Bu haberler bazı basın organları tarafından yayınlanmış, bu haberlerin bazıları Fethullah Gülenin avukatları tarafından tekzip edilmiştir. Ayrıca Askeri öğrencileri de bu Işık Evlerine götürülüp örgüte kazandırma çabaları ortaya çıkarılmıştır Gülen hareketinin faaliyetleri ile ilgili kuşkular konusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinde rahatsızlıklar vardır. 1999 yılında ortaya çıkan ve televizyonlarda yayınlanan Fethullah Gülen'in cemaatine yaptığı konuşmalara ait video kasetlerde cemaat mensuplarına devletin üst kademelerinde kendilerini belli etmeden ve bir erken huruç harekatına girişmeden gelmelerini istemesi bu kuşku ve rahatsızlıkları en üst noktaya çıkarmıştı. Eski Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, 30 Ağustos 2000 tarihinde ordudan Fethullah Gülen’e yakın isimleri temizlediklerini açıklamıştı.[12]
Cemaatin bir zamanlar ileri gelenlerinden olduğunu açıklayan Nurettin Veren çeşitli televizyon programlarında, internet sitesinde ve bazı kitaplarda cemaatin önemli isimleri arasında ilk kurulum aşamasında yeminli bir sözleşme imzalandığı ve bunu kamuoyuna duyurumama kararı aldıklarını açıklamıştır. Nurettin Veren örgütün önceleri bir hayır cemiyeti hüviyetindeyken ve dini temelli katı kuralları varken şimdi holdingleştiğini eski katı kurallarından zamanla sıyrıldığını ve devlete karşı faaliyetlere giriştiğini iddia etmektededir. [13]
Hareketin önderi Fethullah Gülen 1972 yılında "Laikliğe aykırı olarak devletin içtimai, iktisadi, siyasi, hukuki temel nizamlarını kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla cemiyet tesis, teşkil, tanzim veya sevk ve idare etmek, böyle cemiyetlere girmek veya girmek için başkasına yol göstermek" suçundan mahkûm oldu. Askeri Yargıtay 3. Dairesi 1973/146-242 sayılı kararıyle hüküm onaylandı ve 7 ay hapiste kaldı. 1974 senesinde 37. Bülent Ecevit hükümetinin çıkarığı aftan yararlanarak serbest kaldı. 2000 yılında Ankara 2 nolu DGM tarafından hakkında tutuklama kararı çıkarıldı ve "Laik Devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak" suçlamasıyla 10 yıl hapis istemiyle hakkında dava açıldı. Gülen tutuklama kararı öncesinde sağlık sorunları nedeniyle ABD'ye gitti ve halen ABD'nin Pensilvanya eyaletinde yaşamaktadır.
1966 yılında vaiz Gülen'in İzmir'de temellerini attığı hareket bugün dunyanın pek çok ülkesinde aktiftir.
Dinlerarası diyalog çalışmaları
Gülen hareketi, dinlerarası diyalog hareketinin öncüsü durumundadır. Gülen Hareketi vesilesiyle Batı dünyasının İslam Dinine olan olumsuz bakış açısı, değişim göstermeye başlamıştır. Son olarak Forbes dergisinde bu konu gündeme taşınmış ve "İslam'ın modernizasyonunda ve Batı düşüncelerine angaje olmasında uzun süren bir etkiye sahip olduğu" belirtilmiştir.
Bunun yanı sıra Prof. Dr. Yümni Sezen gibi ilahiyat profesörleri, Dinlerarası Diyalog söyleminin Allah Katında Tek Din İslamdır ayeti doğrultusunda islam-dışı olduğunu belirtmektedirler. Said-i Nursi'nin izinden giden Fethullah Gülen grubu Dinlerarası Diyalog faaliyetleri çerçevesinde diğer din mensuplarına müslümanlardan daha çok ihtimam göstermektedirler.
Işık evleri
Fethullah Gülen tarafından Işık evleri diye adlandırılan [14] içinde öğrencilerin barındığı, öğrenci yurdu olarak kullanılan evlerdir. Bu evlerde muhtaç öğrencilere barınma imkânı sağlanırken gerek barındırılan gerekse dışarıdan misafir olarak getirilen öğrencilere ağabeyler adı verilen belletmenler tarafından dini sohbetler yapılır, namaz kıldırılır, Fethullah Gülen'in videoları izlettirilir ve Nur Risaleleri okunur.[15] Evlerin gereksinimleri, kirası ve benzeri maliyetleri belirli kişilerden toplanan bağışlar ile karşılanır. Bu bağışlara himmet denir. Genellikle o çevrede bulunan ve cemaate mensup bir işadamı yahut esnaf belirli bir evin giderini karşılarken toplanan bağışlarla da giderlerin karşılanması desteklenir.[5][7] Işık evlerine ders çalıştırmak, üniversite kursuna hazırlanmaya yardımcı olmak gayesiyle öğrencilerin getirilip Gülen cemaatinin fikirlerinin aşılandığı hatta rejim karşıtı propagandalar yapıldığı birçok basılı yayında iddia edilmektedir.
Gülen hareketi okulları
Gülen hareketine bağlı yurt dışındaki Türk okulları çoğunluğu genç üniversite mezunlarından oluşan Türk girişimcilerce dünyanın çeşitli yerlerinde açılan ilk, orta ve üniversite öğretim düzeyinde özel okullardır.
MİLLİ GÖRÜŞ
1969 yılında başını Necmettin Erbakan'ın çektiği Bağımsızlar Hareketi ile başlayan ve Millî Nizam Partisi ile partileşen bir siyasal akım.
Millî Görüş, Türkiye'nin kendi insan ve ekonomik gücü ile kalkınabileceğini, öz değerlerini koruyarak, arkasına tarihinin verdiği kuvveti alarak daha hızlı adımlarla yürüyebileceğini savunur. Partileri 1974-1978 tarihleri arasında küçük ortak olarak 4 kere, 1996-1997 döneminde ise büyük ortak olarak beşinci kere hükûmette yer aldı. İktidarları döneminde, Kıbrıs Barış Harekâtı, Ağır Sanayi Hamlesi ve D8 grubunun oluşturulması gibi projelere imza attı. Kapatılan Millî Nizam Partisi, Millî Selamet Partisi, Refah Partisi ve Fazilet Partisi'nin ardından kurulan Saadet Partisi ile muhalefetini yürütüyor. Ayrıca bu gruptan ayrıldığını ifade eden yenilikçi kanat Bülent Arınç, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan gibi isimlerin ayrılması ile Adalet ve Kalkınma Partisi adıyla bir araya geldi. Millî Görüş'ün bugünkü tek temsilcisi ise Saadet Partisi'dir.
Temel Doktrinleri
Adil Düzen: Faizin olmadığı bir serbest piyasa ekonomisini öngörür. Paranın mal gibi alınıp satılmasını reddeder. Bu durumun adaleti bozduğunu, güçlüyü daha güçlü yaptığını savunur.
Reel Ekonomi: Üretime dayalı kooperatifsel çok ortaklı yapıların güçlendirilmesi esasına dayanır. Bu tarz tüm işletmelere faizsiz devlet kredisi tahsisini savunur.
Hakk Anlayışı:
A- Doğuştan insanlara verilen haklar, Temel insan hakları.
a) Yaşama, b) Mülkiyet, c) İnanç Hürriyeti (4 unsuru ile: ifade hürriyeti, öğrenim hürriyeti, örgütlenme hürriyeti, inandığı gibi yaşayabilme ve ibadet hürriyeti) d) Neslin muhafazası, e) Aklın muhafazası hürriyeti. f) Ve diğer bilinen temel insan hakları hürriyetleri (seyahat, iş tutabilme, meslek seçebilme v.s.)
B-Emek.
C- Rıza ile yapılan anlaşma ve mukaveleler.
D- Adalet gereği doğan haklar. İnsanın özlemi mutluluk içinde yaşamaktır. Mutluluk ancak Gerçek Hak anlayışı ile sağlanabilir. İnsanların saadeti için gerçek hak anlayışını benimsemek ve uygulamak şarttır.
Millî Görüş'ün Serüveni
Necmettin Erbakan Konya Bağımsız Milletvekili olarak parlamentoya girdiğinde, Millî Görüş Hareketi de siyasi arenada boy gösterdi. Yıl 1969'du. Kısa bir süre sonra Erbakan artık bağımsız bir milletvekili değil, Millî Nizam Partisi'nin kurucusuydu. Ancak Erbakan'ın kurduğu ilk partinin ömrü kısa oldu ve 20 Mayıs 1971'de kapatıldı.
11 Ekim 1972'de ise Erbakan yeni bir partinin kurucusuydu. Bu kez Mili Nizam gitmiş, Millî Selamet gelmişti. İslamî motifleri ağır basan parti, Bülent Ecevit'le birlikte CHP-MSP koalisyonuna katılarak iktidar denkleminde yer aldı. Ancak bu ortaklık bir süre sonra bozuldu. Millî Görüşçüler, 1975'te Adalet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi ile koalisyona katıldı. Bu hükümete Milliyetçi Cephe (MC) adı verildi.
Bir süre sonra koalisyon bozulduğunda birinci MC hükümeti geride kalmıştı. Ancak iktidara taşınan MSP 1977'de yeniden bir koalisyona gitti. Ortaklar da hükümetin ismi de aynıydı. 2. MC dönemi başlıyordu. Ortaklık, 12 Eylül askeri darbesiyle birlikte son buldu. Tüm partiler gibi, MSP de kapatıldı.
Millî Görüş hareketi siyasi arenadaki yerini sağlamlaştırabilmek için darbe sonrası, 1983'te Refah Partisi adıyla yeniden sahneye çıktı. Millî Güvenlik Konseyi 33 kurucu üyenin bulunduğu girişimi veto etti. Veto edilen Ali Türkmen'in yerine Ahmet Tekdal geçti. 1987'deki referandumla birlikte siyasi yasağı kalkan Necmettin Erbakan ise 17 arkadaşıyla birlikte, partiye katıldı. 2. RP Kongresi'nde ise genel başkan seçildi. 1996'da Doğru Yol Partisi'yle koalisyon kuran Erbakan, Başbakan oldu. Ancak parti yine kapatıldı: 16 Ocak 1998.
Ve Fazilet... Millî Görüş'ün siyasî arenadaki temsilcisi olan Fazilet, RP kapatılmadan arenaya çıktı. 17 Aralık 1997'de kurulan FP'ye, RP'nin birçok milletvekili ve belediye başkanı katıldı. Ancak, bu parti de "RP'nin devamı olduğu gerekçesi"yle kapatılma davası açılmaktan kurtulamadı. Anayasa Mahkemesi FP'yi de 22 Haziran 2001 tarihinde kapattı. Bu partinin milletvekilleri Saadet Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi olarak ikiye bölündüler.
TARİH
Tarih
Araştırma alanı olarak, tarih insan kayıtlarına, yazılı ya da sözlü kaynaklara dayanır. Tarihi bilgi, geçmişteki olaylara ilişkin bilinenlerin, tarihe ilişkin güncel düşünce çerçevesiyle yorumlanmasıyla oluşur.
Tarih kelimesinin Batı dillerindeki tüm karşılıkları Grekçe istoria, istorien sözcüğünden gelmektedir. (Latince: his-toria, İtalyanca: storia, Fransızca: histo-rie, İngilizce: history, Almanca: Histo-rie). İyonya lehçesinde bildirme, haber alma yoluyla bilgi edinme anlamlarında kullanılan kelime, Attika lehçesinde görerek, tanık olarak bilme anlamlarının yanı sıra çok daha geniş bir anlam içeriğiyle fizik, coğrafya, astronomi, bitki ve hayvan bilgisi ve hatta giderek doğa bilgisini kapsayacak şekilde kullanılmıştır.
Tarihi kaynaklar ve yöntem
Tarihçiler araştırmalarında çok çeşitli kaynaklar kullanırlar. Bu kaynakların önem sırasına göre belirli bir hiyerarşi içinde sınıflanması ve yorumlanması tarihçinin temel çalışma yöntemidir.
Kaynakların kullanımı
Tarih bilimi nesnel verilere, olgulara dayanan bir bilimdir, ancak nesnelliği bütünüyle yansıtması mümkün değildir. Tarihî çalışmaların birinci elden kaynaklara, arşiv belgelerine dayalı olması bu çalışmaların inceledikleri konu üerine mutlak bilgi verdiği, son sözü söylediği anlamına gelmez. Bu durumun nedenleri kaynaklara bağlı (nesnel) ve tarihçiye bağlı nedenler olarak ikiye ayrılabilir:
Arşiv belgeleri her zaman güvenilir bir kaynak teşkil etmez; örneğin resmi kayıtların henüz kaleme alındıkları sırada gerçekten uzak bilgiler yansıtmaları olasıdır. Tarihçi bu olasılıkları da göz önünde bulundurarak kaynaklara karşı eleştirel bir yöntem izler.
Kullanılacak olan belgelerin seçimi, sunuş şekli, tarih çalışmasının amacı, tarihçinin kişisel siyasi-ideolojik tercihleri, tarihçinin eser verdiği dönemin siyasi-ideolojik koşulları gibi çeşitli nedenler, tarih yorumlarına etki eder. Dolayısıyla aynı arşiv belgelerinden yola çıkılarak farklı tarih yorumlarına ulaşılması olasıdır
Tarih biliminin geçmişi
Tarih biliminin ilk yazılı kaynakları Sümerler daha sonra Mısır, Hitit, Çin ve Hint uygarlıklarındaki dini mitoloji içerikli de olsa bir takım bilgilere sahip olan belgelerdir. Tarih yönteminin gelişmesine, eski Yunan uygarlığı'nda yaşayan Heredot ve Thukydides büyük katkılar yapmışlar. Bu anlayış Büyük Roma İmparatorluğu döneminde Polybos tarafından devam ettirilmiştir. Ayrıca Çin’de Pan ailesi (M.S. I. yy) ile Du’yun (732-812)'da tarih bilimine önemli katkılarda bulunmuşlarıdr.
İslam'da tarih biliminde en büyük atılım Kur'an ile olmuştur.Kur'an'ı Kerim'deki kavimler, peygamberler v.s. hakkında bilgiler bulundurması ayrıca hadislerin toplanması işi tarih yazıcılığını geliştirmiştir.
Avrupa'da Reform ve Rönesans ile birlikte filozofların bilimin yöntem, amaç ve kavramlar konusundaki fikirleri Tarih bilimini de etkilemiştir. Voltaire doğa bilimlerinde olduğu gibi tarih biliminde de yasaların olabileceğini söyler.
Tarih Yazıcılığı
İlk olarak eski yunan da mö 5. yüzyılda yaşamış olan herdeot'un yazdığı tarih historia bu türün ilk örneğidir. bu tür yazıcılığında hikâye e efsanelerle dolu bilgiler nakledilir. genellikle yer ve zaman dan bahsedilmedikce birlikte sebep sonuç ilişkileri üzerinde çok durulmaz.ancak herdet, layları peşpeşe sıralnamakla kalmayıp onları bir düzen içerisinde aktarmıştır. xvııı. yüzyıla kadar avrupa ve islam dünyası tarihçiliğinde bu tarzda kaleme alınan eserler vardır Tarih yazma çeşitleri birbirinden dil özellikleri ve anlam bakımından bir birinden farklılık gösterir ve üç çeşit tarih yazısı vardır.Bunlar:
Hikayeci Tarih Yazıcılığı
Öğretici tarzda eser veren tarihçiler mensup oldukları toplumu harekete geçirerek milli birlik ve ahlaki değerleri geliştirmeeyi istemillerdirbu tarz tarih yazıcılığında topluma fayda sağlamak amaçlanır. bu tarzın ilk yemsilcisi heredottur.büyük yenilgileri takip eden zamanlarsda ya da toplımın fikir yönünden birlik içinde olmadığı dönemlerde bu eserler ilgi çekmişt,r. özellikle avrupada ve tüerkiyede xıx. yy. la kadar bu tarih yazıcılığı devam emiştir İlkçağ'da ortaya çıkmıştır. Bu tarihçilik anlayışına göre olaylar hikâye yoluyla anlatılır ve daha çok efsanelere yer verilir. Yer ve zaman genel olarak belirtilir; lakin olaylarda olağanüstü varlıkların olmasından ötürü tutarlı olması zorlaşır ve neden-sonuç ilişkisi tam olarak kurulamaz.
Ögretici Tarih Yazıcılığı
Okuyucuya tarihi olaylardan ders çıkarmak, milli ve ahlaki değerleri benimsetmek için yazılan anlatım tarzıdır. Bu tarzın önderliğini Thukydides yapmış ve tarihi, siyasi öğretimin bir parçası haline getirmiş, bu sayede tarih bilimin sosyal bilimler içinde nerede olduğunu belirlemiştir.
Bu biçimde örnek teşkil etme prensibiyle hareket ettiği için başarısızlıklar birkaç cümle ile yazılırken başarılar ve kahramanlıklar büyük yer kaplamakta ayrıca bu başarılarda belirgin şekilde ortaya çıkan kişiler kahraman olarak görülür bazen doğa üstü varlıklar olarak aks edilir.
Araştırmacı Tarih Yazıcılığı
Olayların sebeplerini ve sonuçları derinlemesine inceleyerek, yer ve zaman bakımından dönemin toplumsal, ekonomik yapılarını, iklim ve diğer bütün şartları detaylı şekilde düşünerek, olayları sadece tek bir sebebe bağlamadan sade şekilde anlatılması tarzıdır.
Tarih konusu üzerinde, Alman filozof Karl Marx tarafından geliştirilen materyalizm görüşü de önemli yer tutmaktadır. Materyalizm'in bu tarih konusunda ki görüşüne tarihsel materyalizm denir.
Tarihin Yararlandığı Bilimler
Arkeoloji:Özellikle yazının olmadığı dönemlerdeki koşullar hakkında bilgi sağlamasıyla tarihçilerin yararlandığı bilimdir.
Antropoloji:Toplumların ırk yapılarını inceler.
İktisat:Ekonomik olayların kanunlarını ortaya koyan iktisat bilimi geçmişteki olayların iktisadi sebeplerinin anlaşılması konusunda tarihçilere ışık tutar.
Filoloji:Dil bilimidir.Eski kaynakların çevrilmesi ve incelenmesi konularında tarih bilimine yardımcı olur.
Nümizmatik:Eski paraları inceler.
Heraldik:Armaları inceler.
Felsefe:Tarihteki olaylarda dönemin felsefesini bilmek ve düşünce yapısını öğrenmek tarihçinin olayları daha derin anlayabilmesini sağlar.
Epigrafi:Taş ve mermer kitabelerin üstündeki yazıları inceler.
Kronoloji:Tarihi olayların zaman içerisindeki yerini belirleyen, sıralayan ve düzenleyen bilimdir.
Sosyoloji:Toplumu incelemesiyle tarihi olaylardaki toplumların özelliklerinin bilinmesi konusunda tarih bilimine yardımcı olur.
Etnografya:Toplumun örf, adet ve geleneklerini inceler.
Paleografya: Eski yazıları inceleyen bilim dalıdır.Yazılı kaynakların anlamlaştırılması bağlamında tarihçilerin faydalandığı bir bilimdir.
Coğrafya: Tarihçi olayları daha iyi anlamak için geçtiği yeri bilmek zorundadır.O yerin dağlarını, nehirlerini, toprak özelliklerini v.b. gibi bilgileri ona coğrafya bilimi verir.
Diplomasi: Resmi belgeleri inceleyip, sınıflandırarak tarihçiye yardımcı olur.
Toponomi : Yer adları bilimi
Sigolografi : Armaları inceleyen bir bilimdir.
Secere-Soy Kütüğü : İnsanların soylarını inceleyen bilimdir.
Onomastik : İsim bilimidir.
Psikoloji : İnsanların ruhi durumunu ve karakterini inceleyen bilimdir.
HAZIRLAYAN : ŞUAYB ATEŞ
Araştırma alanı olarak, tarih insan kayıtlarına, yazılı ya da sözlü kaynaklara dayanır. Tarihi bilgi, geçmişteki olaylara ilişkin bilinenlerin, tarihe ilişkin güncel düşünce çerçevesiyle yorumlanmasıyla oluşur.
Tarih kelimesinin Batı dillerindeki tüm karşılıkları Grekçe istoria, istorien sözcüğünden gelmektedir. (Latince: his-toria, İtalyanca: storia, Fransızca: histo-rie, İngilizce: history, Almanca: Histo-rie). İyonya lehçesinde bildirme, haber alma yoluyla bilgi edinme anlamlarında kullanılan kelime, Attika lehçesinde görerek, tanık olarak bilme anlamlarının yanı sıra çok daha geniş bir anlam içeriğiyle fizik, coğrafya, astronomi, bitki ve hayvan bilgisi ve hatta giderek doğa bilgisini kapsayacak şekilde kullanılmıştır.
Tarihi kaynaklar ve yöntem
Tarihçiler araştırmalarında çok çeşitli kaynaklar kullanırlar. Bu kaynakların önem sırasına göre belirli bir hiyerarşi içinde sınıflanması ve yorumlanması tarihçinin temel çalışma yöntemidir.
Kaynakların kullanımı
Tarih bilimi nesnel verilere, olgulara dayanan bir bilimdir, ancak nesnelliği bütünüyle yansıtması mümkün değildir. Tarihî çalışmaların birinci elden kaynaklara, arşiv belgelerine dayalı olması bu çalışmaların inceledikleri konu üerine mutlak bilgi verdiği, son sözü söylediği anlamına gelmez. Bu durumun nedenleri kaynaklara bağlı (nesnel) ve tarihçiye bağlı nedenler olarak ikiye ayrılabilir:
Arşiv belgeleri her zaman güvenilir bir kaynak teşkil etmez; örneğin resmi kayıtların henüz kaleme alındıkları sırada gerçekten uzak bilgiler yansıtmaları olasıdır. Tarihçi bu olasılıkları da göz önünde bulundurarak kaynaklara karşı eleştirel bir yöntem izler.
Kullanılacak olan belgelerin seçimi, sunuş şekli, tarih çalışmasının amacı, tarihçinin kişisel siyasi-ideolojik tercihleri, tarihçinin eser verdiği dönemin siyasi-ideolojik koşulları gibi çeşitli nedenler, tarih yorumlarına etki eder. Dolayısıyla aynı arşiv belgelerinden yola çıkılarak farklı tarih yorumlarına ulaşılması olasıdır
Tarih biliminin geçmişi
Tarih biliminin ilk yazılı kaynakları Sümerler daha sonra Mısır, Hitit, Çin ve Hint uygarlıklarındaki dini mitoloji içerikli de olsa bir takım bilgilere sahip olan belgelerdir. Tarih yönteminin gelişmesine, eski Yunan uygarlığı'nda yaşayan Heredot ve Thukydides büyük katkılar yapmışlar. Bu anlayış Büyük Roma İmparatorluğu döneminde Polybos tarafından devam ettirilmiştir. Ayrıca Çin’de Pan ailesi (M.S. I. yy) ile Du’yun (732-812)'da tarih bilimine önemli katkılarda bulunmuşlarıdr.
İslam'da tarih biliminde en büyük atılım Kur'an ile olmuştur.Kur'an'ı Kerim'deki kavimler, peygamberler v.s. hakkında bilgiler bulundurması ayrıca hadislerin toplanması işi tarih yazıcılığını geliştirmiştir.
Avrupa'da Reform ve Rönesans ile birlikte filozofların bilimin yöntem, amaç ve kavramlar konusundaki fikirleri Tarih bilimini de etkilemiştir. Voltaire doğa bilimlerinde olduğu gibi tarih biliminde de yasaların olabileceğini söyler.
Tarih Yazıcılığı
İlk olarak eski yunan da mö 5. yüzyılda yaşamış olan herdeot'un yazdığı tarih historia bu türün ilk örneğidir. bu tür yazıcılığında hikâye e efsanelerle dolu bilgiler nakledilir. genellikle yer ve zaman dan bahsedilmedikce birlikte sebep sonuç ilişkileri üzerinde çok durulmaz.ancak herdet, layları peşpeşe sıralnamakla kalmayıp onları bir düzen içerisinde aktarmıştır. xvııı. yüzyıla kadar avrupa ve islam dünyası tarihçiliğinde bu tarzda kaleme alınan eserler vardır Tarih yazma çeşitleri birbirinden dil özellikleri ve anlam bakımından bir birinden farklılık gösterir ve üç çeşit tarih yazısı vardır.Bunlar:
Hikayeci Tarih Yazıcılığı
Öğretici tarzda eser veren tarihçiler mensup oldukları toplumu harekete geçirerek milli birlik ve ahlaki değerleri geliştirmeeyi istemillerdirbu tarz tarih yazıcılığında topluma fayda sağlamak amaçlanır. bu tarzın ilk yemsilcisi heredottur.büyük yenilgileri takip eden zamanlarsda ya da toplımın fikir yönünden birlik içinde olmadığı dönemlerde bu eserler ilgi çekmişt,r. özellikle avrupada ve tüerkiyede xıx. yy. la kadar bu tarih yazıcılığı devam emiştir İlkçağ'da ortaya çıkmıştır. Bu tarihçilik anlayışına göre olaylar hikâye yoluyla anlatılır ve daha çok efsanelere yer verilir. Yer ve zaman genel olarak belirtilir; lakin olaylarda olağanüstü varlıkların olmasından ötürü tutarlı olması zorlaşır ve neden-sonuç ilişkisi tam olarak kurulamaz.
Ögretici Tarih Yazıcılığı
Okuyucuya tarihi olaylardan ders çıkarmak, milli ve ahlaki değerleri benimsetmek için yazılan anlatım tarzıdır. Bu tarzın önderliğini Thukydides yapmış ve tarihi, siyasi öğretimin bir parçası haline getirmiş, bu sayede tarih bilimin sosyal bilimler içinde nerede olduğunu belirlemiştir.
Bu biçimde örnek teşkil etme prensibiyle hareket ettiği için başarısızlıklar birkaç cümle ile yazılırken başarılar ve kahramanlıklar büyük yer kaplamakta ayrıca bu başarılarda belirgin şekilde ortaya çıkan kişiler kahraman olarak görülür bazen doğa üstü varlıklar olarak aks edilir.
Araştırmacı Tarih Yazıcılığı
Olayların sebeplerini ve sonuçları derinlemesine inceleyerek, yer ve zaman bakımından dönemin toplumsal, ekonomik yapılarını, iklim ve diğer bütün şartları detaylı şekilde düşünerek, olayları sadece tek bir sebebe bağlamadan sade şekilde anlatılması tarzıdır.
Tarih konusu üzerinde, Alman filozof Karl Marx tarafından geliştirilen materyalizm görüşü de önemli yer tutmaktadır. Materyalizm'in bu tarih konusunda ki görüşüne tarihsel materyalizm denir.
Tarihin Yararlandığı Bilimler
Arkeoloji:Özellikle yazının olmadığı dönemlerdeki koşullar hakkında bilgi sağlamasıyla tarihçilerin yararlandığı bilimdir.
Antropoloji:Toplumların ırk yapılarını inceler.
İktisat:Ekonomik olayların kanunlarını ortaya koyan iktisat bilimi geçmişteki olayların iktisadi sebeplerinin anlaşılması konusunda tarihçilere ışık tutar.
Filoloji:Dil bilimidir.Eski kaynakların çevrilmesi ve incelenmesi konularında tarih bilimine yardımcı olur.
Nümizmatik:Eski paraları inceler.
Heraldik:Armaları inceler.
Felsefe:Tarihteki olaylarda dönemin felsefesini bilmek ve düşünce yapısını öğrenmek tarihçinin olayları daha derin anlayabilmesini sağlar.
Epigrafi:Taş ve mermer kitabelerin üstündeki yazıları inceler.
Kronoloji:Tarihi olayların zaman içerisindeki yerini belirleyen, sıralayan ve düzenleyen bilimdir.
Sosyoloji:Toplumu incelemesiyle tarihi olaylardaki toplumların özelliklerinin bilinmesi konusunda tarih bilimine yardımcı olur.
Etnografya:Toplumun örf, adet ve geleneklerini inceler.
Paleografya: Eski yazıları inceleyen bilim dalıdır.Yazılı kaynakların anlamlaştırılması bağlamında tarihçilerin faydalandığı bir bilimdir.
Coğrafya: Tarihçi olayları daha iyi anlamak için geçtiği yeri bilmek zorundadır.O yerin dağlarını, nehirlerini, toprak özelliklerini v.b. gibi bilgileri ona coğrafya bilimi verir.
Diplomasi: Resmi belgeleri inceleyip, sınıflandırarak tarihçiye yardımcı olur.
Toponomi : Yer adları bilimi
Sigolografi : Armaları inceleyen bir bilimdir.
Secere-Soy Kütüğü : İnsanların soylarını inceleyen bilimdir.
Onomastik : İsim bilimidir.
Psikoloji : İnsanların ruhi durumunu ve karakterini inceleyen bilimdir.
HAZIRLAYAN : ŞUAYB ATEŞ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)